“Anayasa Mahkemesi yerindelik denetimi yapamaz”

erdogan-670

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AYM’nin Can Dündar ve Erdem Gül gerekçesiyle ilgili olarak, “AYM yerindelik denetimi yapamaz. Yargıtay gibi inceleme yapması doğru değil” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurularda yargı yolunun tüketilmesini beklemek durumundadır. Yerindelik denetimi yapamaz, yapmamalıdır. Yargıtay gibi de bu noktada inceleme yapması doğru değildir.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun baş başa görüşmesi ve Türkiye-Ukrayna Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Oturumu gerçekleşti.

Erdoğan, Poroşenko ile düzenlediği ortak basın toplantısında, ikili ve heyetlerarası Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Beşinci toplantısını gerçekleştirdiklerini söyledi.

Kritik bir dönemde gerçekleşen bu toplantının her iki ülke hakkında hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, gerek Ukrayna gerekse Türkiye ile ilgili son dönemdeki karşılıklı üst düzey görüşmelerin çok müstesna bir şekilde geliştiğini ifade etti.

Erdoğan, ikili ve heyetlerarası görüşmelerle siyasi, askeri, ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda çok verimli olduğunu vurguladı.

Görüşmeleri kapsamlı bir şekilde ele alma fırsatı bulduklarına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

“Başta Karadeniz havzasının güvenliği olmak üzere ülkelerimizi ilgilendiren uluslararası ve bölgesel konuları mütala ettik. Değerli dostumla gerçekten bütün bu konularda eşgüdüm ve özellikle de istişarede mutabık kaldık. Görüşmelerimizde Sayın Cumhurbaşkanına, Türkiye’nin Ukrayna’nın egemenliğine, Kırım dahil toprak bütünlüğüne ve siyasi noktada birliğine destek vermeyi sürdüreceğini altını çizerek ifade ettik. Burada açık ve net bir şekilde tekrar ifade etmek isterim. Türkiye, Kırım’ın gayrimeşru ilhakını tanımamıştır ve bundan sonra da tanımayacaktır. Rusya, Kırım’da uluslararası hukuku ayaklar altına aldı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Poroşenko liderliğinde yürütülen Ukrayna’daki kapsalı reform ve ekonomik yenilenme sürecini önemsediklerini bildirerek, bu çerçevede geçen yıl sözünü verdikleri 50 milyon dolarlık tavizli kredi anlaşmasının geçen ay Kiev’de imzalandığını anımsattı.

Yine sözünü verdikleri 10 milyon dolarlık insani yardım çalışmalarını da nihayete erdireceklerini dile getiren Erdoğan, muhtelif ayni yardım projelerinin devam ettiğini, Ukrayna’ya desteğin her alanda süreceğini belirtti.
Erdoğan, “Siyasi istikrarını tahkim etmiş olan güçlü bir Ukrayna, aynı zamanda bölgesel barış ve düzenin de garantisidir. Bu noktada tüm ülkelerin Ukrayna’ya destek olması, mevcut katkılarını daha da artırması gerekir” ifadesini kullandı.

Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin en önemli unsurlarından birinin Kırım Tatarları’nın durumu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Görüşmelerimizde Kırımlı kardeşlerimizin sıkıntılarını ele aldık ve bu görüşmemizde zaten farklı bir yaklaşım yok. Kırım Tatarları yaşamlarını işgal altında ve güç şartlarda sürdürmek zorunda kaldılar. Kırım’da benzer problemlerle yüzleşen tüm kesimlerin hak ihlallerini uluslararası toplumun gündeminde tutmamız gerekiyor. Bu konuda Sayın Başkan ile hemfikiriz. Kırım’daki yasa dışı durumun aşılması için diplomasi ve hukuk çerçevesinde atılacak adımlarda eşgüdüm içerisinde hareket edeceğiz. Ukrayna’nın doğusundaki krizin de ancak barışçıl ve diplomatik yöntemlerle çözüme kavuşturulabileceğine inanıyoruz. Bu çerçevede Minsk sürecini destekliyoruz.”
“Buradan tüm taraflara ateşkese uyulması, ağır silahların temas hattından çekilmesi, Ukrayna topraklarının yabancı askeri unsurlardan arındırılması ve Ukrayna-Rusya sınırının tekrar kontrol altına alınması için bir kez daha çağrıda bulunuyorum” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’ye girerken ‘Suriye yönetimi bizi çağırdı, onun için Suriye’deyiz’ diyen Rusya, acaba Ukrayna’ya girerken kendilerini kimler oraya çağırdı da Ukrayna’ya girdiler. Bunu uluslararası hukukta acaba nereye yerleştirecekler. ‘Güçlüyüm, öyleyse haklıyım’ mantığıdır bu. Burada haklılık söz konusu değil” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko ile iki ülke arasında ticaret hacmini 2023 yılında 20 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini belirterek, “Türkiye ve Ukrayna’nın toplam nüfusu yaklaşık 125 milyon, bu ciddi bir pazar. Demek ki biz bu rakama ulaşabiliriz. Arzuladığımız sıçramayı yapabilmek için serbest ticaret anlaşmasını daha fazla zaman kaybetmeden sonuçlandırmalıyız. Burada bir konu da çok önemli yatırımların karşılıklı teşviki ve korunmasıyla çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşmalarımızı yenilememiz gerekiyor” dedi.
Bu konulardaki mutabakatlarını bugün bir kez daha yinelediklerini dile getiren Erdoğan, özellikle serbest ticaret anlaşmasını bu yıl içinde sonuçlandırmaya önem ve öncelik verdiklerini bildirdi.

Görüşmelerde ulaştırma, turizm, enerji, askeri ilişkiler, savunma sanayi ve kültür alanlarında işbirliğini ilerletebilmek için atılacak adımları da ele aldıklarını ifade eden Erdoğan, ticaret, güvenlik, askeri ve medya alanlarında işbirliğini artıracak belgelerin de imzalandığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah önümüzdeki dönemde bunların birer birer hayata geçirildiğini özelikle Türk ve Ukrayna halklarının gerek Türkiye’den Ukrayna’ya gerekse Ukrayna’dan Türkiye’ye ciddi bir turizmde sıçramanın olacağına inanıyorum. Bu halklarımızın birbirine çok daha fazlasıyla yaklaştığını ortaya koyacak” dedi.
Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko’yu Türkiye’de görmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden Erdoğan, “Ukrayna’nın aydınlık yarınlarına olan inancımı da tekraren yineliyorum” dedi.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukraynalı bir gazetecinin, “Rusya Kırım’ı işgal ettikten sonra bu yarımadayı bir askeri üsse çevirmeye çalıştığını ifade etmişsiniz ve bu tabii ki bizim bölgemize tehdit yapıyor. Bu bağlamda Türkiye’den nasıl bir destek bekleyebiliriz? Askeri savunma alanında işbirliğimizin derinleştirilmesinin detaylarını söyler misiniz” şeklindeki sorusu üzerine, şunları kaydetti:

“Öncelikle Kırım’ın işgalinden sonra Rusya’nın Kırım’da oluşturmakta olduğu üs konusu işgalden hemen sonra başladı ve bu süreç de acımasız bir şekilde devam etti, devam ediyor, hatta hatta bölgedeki biliyorsunuz, tersaneler de şu anda işgal edilmiş durumda ve bunlar tabi sıradan olaylar değil. Kendileriyle bunları konuştuğumuz zamanlarda verilen cevaplar çok daha farklıydı. Tabi siyasetleri dürüstlük üzere kurulu olmayınca bunları konuşmak çok çok rahat oluyor.

Az önce Sayın Başkanın da ifade ettiği gibi işte Suriye’ye girişleri ve Suriye’de zaten daha önce Tartus’ta, biliyorsunuz, bir deniz üssü vardı. Suriye’ye girdikten sonra Lazkiye’nin kuzeyinde de hava üssünü kurdular. Şu anda Lazkiye’deki hava üssünde 50 civarında uçakları var. Hatta şu anda en ileri teknolojide olan 4 tane uçakları da yine bu üste bulunuyor. Rus yetkililere bunu sorduğunuz zaman ‘Esed kendilerini oraya davet etmiş’ bunu söylüyorlar. Siz her davet edildiğiniz yere girmek zorunda mısınız? 500 bine yakın insanı öldüren, bir devlet terörü estiren kişi var, siz onun davetine uyuyorsunuz. Böyle bir yanlış olamaz ve tüm uluslararası camianın Rusya’nın Suriye’deki yaklaşımını çok farklı bir şekilde ele alıp gereğini yapmalıdır. Gücünü nereden alıyor? Bir, silahtan, iki, ‘Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesiyim’ diyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Rusya hakkında karar vermesi mümkün mü? Olay bu kadar basit”.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin, “Anayasa Mahkemesi, Erdem Gül ve Can Dündar hakkındaki verdiği kararın gerekçesini bugün yayınlandı, gerekçede şöyle bir ifade var; ‘anılan haberler dışında somut herhangi bir delilden bahsedilmemiştir.’ Siz ilk karar açıklandığında da tepki göstermiştiniz. Gerekçeli karara yorumunuz ne olur” şeklindeki soru üzerine, şu yanıtı verdi:

“Ben bu gerekçeli kararı malum bugün misafirlerim sebebiyle okumuş değilim. Ancak 33 sayfalık bir gerekçeli karar açıklamış olduklarını duydum. Herhalde gerekçeyi izahta zorlandılar. Ben, Anayasa’nın 104. Maddesi’nin bana yüklemiş olduğu sorumluluğun gereğini yerine getirmekteyim. Anayasayı gözetmek, benim de şüphesiz asli görevlerimden bir tanesidir. Bu çerçevede ben görüşlerimi açıkladım ama tekrar ediyorum, Anayasa Mahkemesi bireysel başvurularında yargı yolunun tüketilmesini beklemek durumundadır. Yerindelik denetimi yapamaz, yapmamalıdır. Anayasa Mahkemesi, bu olayda kendini birincil mahkemenin yerine koymuştur. Yargıtay gibi de bu noktada bir inceleme yapması doğru değildir.”

Başka bir gazetecinin, “Türkiye ile AB arasındaki zirve gerçekleşti, ardından kamuoyuna bazı teklifler, başlıklar yansıdı. 3 milyarlık vaadin yanı sıra 2018’e kadar da 3 milyar euronun Türkiye’ye verilmesi, geri kabul anlaşması ve serbest dolaşımın hazirana çekilmesi gibi bazı maddeler yansıdı. Siz zirveyi ve ardından ortaya çıkan bu teklifleri nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklindeki sorusuna Erdoğan, şöyle dedi:

“Öncelikle bildiğiniz gibi bu verilecek destek, Türkiye Cumhuriyeti bütçesine değildir. Verilecek destek, sadece mültecilere yapılacak yatırımlara ve onlara yönelik harcamalara aittir. Şu ana kadar yapılan yatırım, 10 milyar doları bulmuştur. Buna yönelik de değil. Çünkü buna yönelik olsa Avrupa Birliği, yeni projeler istemez. Proje üzerinden yardımdan bahsediliyor. Yapmış olduğumuz yatırımlar verilecekse bu yardım, Avrupa Birliği elemanlarını görevlendirir, bizde şu ana kadar 22 kadar kamp var, gelirler kampları görürler, gezerler, ne nedir, ne gibi yatırımlar yapılmış, görürler kararlarını verirler. Ona göre de göndermeleri gereken yardımı gönderirler.”

Suriyeli sığınmacılara yönelik eğitim ve sağlıkta yapılan yatırımların ortada olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Altyapı yatırımlarıyla ilgili, üstyapı yatırımlarıyla ilgili harcama ortada. İşbilen adamlarını gönderirlerse zaten rakam ortaya çıkacaktır. Ama dert ol değil, dert bundan sonra ne yapılacak, ne harcanacak ona göre mali destek vereceklerini söylüyorlar. 4 ay geçti henüz bir şey yok. Bu yıl içinde 3 milyar euronun geleceğinden bahsediliyordu. Bakalım, 8 ay içinde gerçekten bu para gelecek mi? Onun için de ben Cumhurbaşkanı olarak, gücenmesinler ama çok açık net bir şey söylüyorum, bu desteği, bu yardımı görmeden destek geldi demem.”

Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Rusya tarafından hapiste tutulan Ukraynalı pilot ve milletvekili için cumhurbaşkanı olarak anayasal hakkını kullanarak Moskova yönetimi ile değişim yapmaya hazır olduklarını söyledi.
Bir gazetecinin Rusya’da tutuklu bulunan ve mahkemenin tutumunu protesto etmek için açlık grevine başlayan Ukraynalı pilot ve milletvekili Nadejda Savçenko’nun durumuna ilişkin Rusya ile görüşmeler yürütülüp yürütülmediğinin sorulması üzerine Poroşenko, Savçenko’ya yapılanın gerçek bir mahkeme olmadığını söyledi.
Kendisinin talimatı üzerine Dışişleri Bakanı Pavel Klimkin’in, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile temaslarda bulunduğunu belirten Poroşenko, şöyle devam etti:

“Bu temaslar sonucunda bazı konularda kararlar alınmıştı ancak Rusya’nın tavırlarından dolayı bu olamadı. Savçenko, Ukrayna’nın pilotu ve bu üniformayı giyen her Ukrayna vatandaşının yapması gereken neyse onu yapıyordu ama maalesef Ukrayna’nın Dombass bölgesinden kaçırılarak hapse atıldı ve hiçbir ilgisi olmadığı bir suçtan dolayı mahkemeye verildi. Bugün ilk kez söylemek isterim ki cumhurbaşkanı olarak anayasal hakkımı kullanarak, Savçenko’nun vatanına dönmesi için değişim bile olsa yapmaya hazırım. Ama şunu da ifade etmek isterim, geçen 2 yıl boyunca değişimle ilgili hiçbir öneri gelmedi.”

 

kaynak: NTV

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat