“Cav cav cav konuşan bir kadına…”

arınç

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Diriliş Camii’nin açılışında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Açılışta yaptığı konuşmada Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konuşmasına Cami açılışına Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin yaşayan talebelerinden Said Özdemir’in de katıldığını belirterek, katılımdan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Son günlerde yaşanan terör saldırılarına değinen Arınç, “Her yerden şehit haberleri geliyor. 3-3,5 senedir Türkiye’de belli bir süreci kapsamında artık polislerin, askerlerimizin acılarının duyulmadığı, cenazelerinin gelmediği bir süreç yaşanmıştı. Fakat ne var ki bu süreci yine eşkıya, yine terör örgütü bitirdi. Alçakça saldırılarla askerimizi, polisimizi katletmeye başladı. Hükümetimizde kendisinin bir görev olarak bu mücadeleyi yeniden daha kapsamlı olarak başlattı. Teröristle mücadele ediyoruz. Polisimizin, masum vatandaşımızın, askerimizin hayatına alçakça tasavvur eden bu hainlere karşı bazen uçaklarımızla, bazen toplarımızla, bazen askeri timlerimizle mücadele ediyoruz. Bu mücadelede başarılıyız. Ancak görüyorsunuz ki askerimizin, polisimizin karşısına mertçe çıkamayan bu hainler kalleşçe pusular kurmaya, masum insanları evinde uyurken, telefon kulübesinde telefon ederken, eşiyle birlikte yemeğe giderken arkasından dolanarak kahpece, alçakça şehit ediyorlar” diye konuştu.

Dün şehit olan Hamza Yıldırım’ın cenazesinin de bugün Kocatepe Camii’nden kalktığını kaydeden Arınç, Başbakan Davutoğlu ve bazı bakanların orada olduğu için kendisinin Cami açılışına katıldığını ifade etti. Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu cenazeler son cenazeler olsun. Askerimizin, polisimizin, vatanın bölünmemesi, insanlarımızın can ve mal güvenliği tehlikeye düşmemesi bu cennet vatanda huzurla, güvenle yaşamamız için hayatlarını feda ettiklerini biliyoruz. Hem bugünün şehitlerine hem geçmişin şehitlerine Allah’tan rahmet diliyoruz. Bu ülkemizin bekası için terörle ve teröristle mücadele devam edecek. Bunu en akıllı biçimde yapacağız. Elbette bugüne kadar yaptıklarımızı bundan sonra yurt içinde ve yurt dışında sürdürmeye kararlıyız. Gayri nizami bir savaş var. Eğer savaş demezseniz yüksek yoğunluklu bir çatışma var. Hangisini kullanırsanız kullanın burada asimetrik bir savaştan kuralları, gücü, belli olan bir savaştan bahsetmiyoruz. Konvansiyonel silahlar kullanılmıyor.

Bizim askerimiz asker, polisimiz polis ama onlar bazen kadın kıyafetinde bazen yerel kıyafetlerle saklanarak, pusu kurarken bizim güvenlik güçlerimizi alçakça katletmeye çalışıyorlar. İnşallah bu mücadelede başarılı olacağız. Üzüntü hepimizin üzüntüsüdür. Şehitlerimizin cenazeleri kalkarken dahi kadınımızın, erkeğimizin çocuklarımızın asil duruşuna hepimiz saygı gösterelim. Bundan istifade etmeye çalışanlara da rantçılara da fırsat ve prim vermeyelim. Elden gelen yapılıyor. Düşünün ki 78 milyon Türkiye’nin nüfusu bölgede binlerce, milyonlarca insan yaşıyor. Her birinin başına polis ve jandarma dikmek mümkün değil. İnanın bu işlerden sorumlu bakan olarak söylüyorum.
Terörle mücadele yüksek kurulu başkanı olarak söylüyorum; aklınıza ne gelirse hepsini fazlasıyla yapıyoruz ama bazen olacak oluyor, engelleyemiyoruz. Eğer hadise olmuşsa ya yakalamak adaletin önüne çıkarmak veya bir çatışmaya girildiyse canlarına okumakta görevimiz. Bizim amacımız insanları öldürmek değil, insanları yok etmek değil, terör örgütlerinin eylemlerine fırsat vermemek, eğer yapıyorlarsa da hak ettikleri cezaya kavuşturmaktır. Sadece bu örgütleri değil, bu örgütlere destek olan onları alkışlayan alçak ellerinde kırılması mümkün olacaktır. Hangi din bunları alkışlıyorsa, hangi el bunların arkasını sıvazlıyorsa milletimiz onları görsün hak ettikleri sözleri söylesin. Ben bu sözleri söylediğim için birileri tarafından eleştiriliyorum.”

“Ben hiçbir kadına, hiçbir kadının hayat hakkına söz hakkına karşı çıkmış bir insan değilim” ifadesini kullanan Arınç, “Ama Meclis’te iki soru sordum. Bunun cevabını hala alamadım. Bunu cevabını veremeyenlerde bana hakaret ederek günlerini geçiriyorlar. Bu soruyu bir kez daha soruyorum; Ceylanpınar’da evinde uyumakta olan iki tane gencecik polisimize kapıdan veya pencereden girerek henüz soruşturma safhasında uykudayken enselerine kurşun sıkarak öldüren katiller kendilerini üstlenerek ifade ettiler. ‘Biz HPG unsurlarıyız.’ Yani PKK’nın bir kolu. Bunlar üstlendi bizde cezalarını vereceğiz. Bir binbaşımız Malazgirt’te eşi ve çocuğuyla bir eve yemeğe gitti. Yemekten çıktı arabasında vuruldu. Onu da yine PKK üstlendi. Bende Meclis’te bunlardan hiç bahsetmeyen isimlerini ağzına bile almayanlara döndüm dedim ki; bu iki alçakça cinayeti PKK üstlendiğine göre siz niçin bunları lanetlemiyorsunuz? Niçin bu PKK terörüne karşı çıkmıyorsunuz da bu insanlardan gerilla diye bahsediyoruz? Gürültü oradan koptu. Lanetliyoruz, kınıyoruz diyemediler. Cav cav cav konuşan bir kadına da artık sus hanımefendi demeyi neredeyse bana suç olarak gördüler. Benim PKK teröristlerini ‘ niye kınamıyorsunuz’ sözüme verdikleri cevap ‘sen bir kadına nasıl sus dersin.’
Peki o kadıncağız ne diyordu, “Sus bunları konuşma, PKK’yı bilmem ne yapma.” Kusura bakmasınlar, burada PKK’nın bizzat üstlendiği cinayetleri lanetleyemeyen, PKK terörist bir örgüttür diyemeyenlerle onlar ne derse desin paylaşacak hiçbir ortak değerimiz yoktur. Milletimiz onları çok iyi tanıyor. Onların Meclis’teki uzantıları olarak biz görevlendirdik diyorlarsa bizde onları millete havale ederiz. Ben inanıyorum ki; o partinin de o milletvekillerinin de aldığı yüzlerce, binlerce oyun içerisinde ‘evet PKK bu cinayetleri yapsın bizde onları alkışlayalım’ diyen bir kişi bile yoktur. o yüzden siyasetçilerinde teröristle mücadelede hükümetimize, parlamentomuza destek vermeleri gerekir. Onların desteği olmasa bile biz terörizmin hakkından geleceğiz inşallah ama insanlık onu gerektirir ki bir alçakça cinayete bile üzülsünler bunu yapan failleri lanetlesinler bizimi için o bile yeterli. Bunu yapmayan insanlarla paylaşacağız hiçbir şey yoktur” şeklinde konuştu.

(Kaynak: İHA)

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat