“Asla affedilmeyecekler!”

devletbahceli

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, pazar günü Ankara’da toplanan muhaliflere çok sert tepki gösterdi. Bahçeli, “Bu bir genel başkanlık yarışı değildir. Pazar günü Ankara’da yaşananlar rezilliğin dik alası, kepazeliğin zirvesidir. Gezivari provakasyonları kurmak isteyenler baltayı taşa vurmuştur. Bunlar asla affedilmeyecektir. Tarlada kurultay yapılmaya çalışılmıştır. Milliyetçi ülkücü harekette bu girişimler ateşle oynamaktır. Gereği neyse mutlaka yapılacaktır” dedi.

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın nikah törenine katılan Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’a yönelik eleştirilere de sert karşılık verdi. Bahçeli, “Cumhurbaşkanının davetine icabet eden Genelkurmay Başkanı şiddetle eleştirilmektedir. Bu eleştirilerin anlamı yoktur. Şehitlerin geldiği ortamda Genelkurmay Başkanı’nın malum düğüne katılmasını diline dolayanlar terörle mücadeleyi sabote etmek isteyen çevrelerdir. Terörle mücadelenin sürdüğü dönemde kafa karıştırmak, komuta kademesindeki uyumu bozmak iyi niyetli görülmeyecektir. Genelkurmay Başkanı’nın taşlanması teröristlerin değirmenine su taşımaktır. Güvensizlği artırmaya yönelik bu propaganların devlet ve millet aleyhinedir. Her şey bitmiştir de, manevi görevini yapan Genelkurmay Başkanı’nı hedef haline getirme midir? Genelkurmay Başkanı’nı küçük düşürmek hangi çevrelere hizmettir. Bundan rahatsız olan varsa ya Kandil’in, ya da HDP’nin kollarına kendisini bırakmalıdır” ifadelerini kullandı.

Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. MHP lideri Bahçeli’nin konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Bir insan topluluğunun millet haline gelmesi önce inancın, ardından da uzun bir mücadelenin sonucudur. Bir milleti diğerlerinden ayırt eden, özellikleri tarih içinde gelişip yerleşmektedir. Türk milletinin kadim bir tarihi, engin ve köklü kültürü vardır. Milliyetçilik de bu iki zemin üzerinde yükselmektedir. Tarihe yüz çevirmek milletin birikimleri reddetmekle eşdeğerdir. Türk milleti tarih sahnesine çıktığından beri, bağımsız yaşamak dışında ikinci bir yol tanımamıştır. Türklük asırlar boyunca özgürlüğüne sımsıkı sarılmış, kutlu varlığını idare ve idame etmeyi başarmıştır. Hiçbir ihanet kutlu yürüyüşü durduramamıştır. Bu nedenle hem tarih yazmış, hem tarih yapmış hem de tarihe yön vermiştir. Türk milleti tarihin yüzakı ve ta kendisidir.

1919’lu yıllar toprak ve insan kayıplarının milletimizde yılgınlığa neden olduğu tarihtir. Bu tarih öyle biz zulüm tablosudur ki milleitmiz sükut etmiştir. Haritalar üzerinde pazarlıklar yapıldığı, tersanelerimize girildiği, ordularımızın dağıtıldığı karanlık bir devrin gerçekleridir. O yıllarda millet zillete uğramıştı. Felaketlere tahammülü kalmamış olanların uyandırılması kalbi vatan ve millet sevgsiyle dolu milliyetçiler için kaçınılmaz hale gelmiştir. Samsun’dan başlayan bu mücadele süreci Erzurum ve Sivas kongreleriyle anlam ve güç kazanmıştır. Ve nihayet Cumhuriyetin ilanıyla Türk milleti kaderini çizmiştir. Adım adım ilerlenen bu yöntemin esası meşruyet, toplntı kültürü, tam bağımsızlık kararı, kahramanlık, azim ve kararlılıkta aranmaktadır.

Aradan geçen 97 yılda gaflet ve dalalet içindeki yönetim hepimizi endişeye sürüklemektedir. 19 Mayıs 1919 ruhunun manası hepimiz için daha da önem kazanmıştır. Tarih tekerrür etmekte, teşebbüsler yeniden canlanmaktadır. Sözde tavsiye maskesiyle direktifler yağdırdıklarını görüyoruz. Vize muafiyeti sözünü tutmamak için terörle mücadelemizi engelleme amacında olduklarını görüyoruz. Türkiye’den tarihsel intikamlarını almak için her yola başvurdukları somut bir gerçektir. 19 Mayıs zedelenen, hor ve hakir görülen milli onurun ayaklanışıdır. 19 Mayıs teslimiyetçi, tavizkar ve kişiliksiz yönetimlere karşı doğuş müjdesidir. Samsun’da atılan ilk adımla, milli huzura davetiye çıkarılmıştır. Milliyetçiliğin vatan kuracağı ilan edilmiştir. 19 Mayıs 1919’da kötümserliğin kepenkliği indirilmiş, şeref ve namusun sesi duyulmuştur. Bu ses Türk milletinin güçlü sadasıdır. Bu ses Samsun’da çınlamakta, iliklerimize kadar hissedilmektedir. Türkiye’nin itibar ve saygınlığıyla oynayanlar karşımızdadır. Türk tarihini karalamak, milli çıkarlarımızı sarsmak amacında olanlar hainler senfonisinde yerini almış defolu ve asalak sırasındadır.

IŞİD, PKK, paralel çürümüşlük, bunların alayı şer cephesidir. IŞİD’in Türkiye’yi kana bulamak maksadıyla hazırlık yaptığı bildirilmiştir. Anıtkabir başta olmak üzere terör saldırılarıyla ilgili tedbirlerin eksiksiz alınmasıdır. PKK da kan dökmeye, can almaya devam etmektedir. Türk milleti melanetin üstesinden gelecektir. Türk devleti zalimin zulmünü parçalayacak karardadır. Attığımız her ilkeli adım, aldığımız her onurlu nefesin sonucudur. Nefesimizi kesmeye çalışanların kökünü kuruturuz. Sanmasınlar ki 19 Mayıs şuuru bitti, sanmasınlar ki Samsun’a çıkan iradeden eser kalmadı. İkaz ediyorum bu kor irade milletin sinesinde yanmakta, tutuşup alev alacak zamanı beklemektedir.

Doğu ve güneydoğudan yağmur gibi şehit haberi gelmektedir. Acısız gün yok gibidir. Analarımızın gözünde yaş kalmamıştır. Gemi su almakta, fırtına şiddetlenmektedir. Anamuhalefet partisi genel başkanı TOBB’un genel kurulundaki sözleriyle bir anda ülke gündemini meşgul etmiştir. Kandan, kavgadan bahsetmiştir. Cumhurbaşkanı da başkanlık sistemi gelecek sözleriyle tehlikeli polemiği derinleştirmiştir. Başkanlık sistemi tartışmaları bir hezeyandır. CHP genel başkanı pot kırmıştır. Ortada fol yok, yumurta yokken sokağın ve çatışmanın adres gösterilmesi gaflettir, sorumsuzluktur.

Bizim için başkanlık sistemi doğru değildir. Biz mücadelemizi demokratik yollarla yapmakta ısrarcıyız. Rejim ve sistemle ilgili son söz 29 Ekim 1923’te söylenmiş, bu bahis kapanmıştır. Yeni bir maceraya atılmaya, yeniden sistem tartışmalarıyla enerjimizi tüketmeye kimsenin hakkı yoktur. Sistemin tıkandığı tarihsel bir vakadır. Ancak bahanelerle devleti yeniden tarif etmek olumsuzluklara kapı aralayabilecektir.

Başkanlık sisteminin diktatörlüğe kapı aralayacağı iddialarını yabana atmamak gerek. Siyasi gelişmeler, şartlar, demokratik mekanizmalardaki gevşeme, sertleşmelere ve savrulmalara yol açabilecektir. Diktatörlük kaçınılmaz olabilecektir. Bunun sonucunda devletin tüm imkanlarıyla bir kişide toplanması, despot yönetimlerin tecellisi gündeme gelebilecektir. Bunlar yol kazalarıdır ancak önemsenmelidir. Sistemik zorlamalar milli kopuş ve parçalanmalara zemin açabilecektir. Hepimizin özenli olması şarttır. Milli irade her şeyin üzerindedir. Tarihin ve coğrafyanın bize yüklediği bir sorumluluk vardır. Yapayım derken yıkan, kaynaştırayım derken kopartan nice devlet adamı insanlık tarihinde var olmuştur. Türkiye’nin en acil ihtiyacı huzur ve kardeşlik iklimine kavuşmasıdır. Bizim boşa geçirecek zamanımız yoktur. Türkiye tel tel dökülmektedir. Demokraside konuşmak, tartışmak ve anlaşmak asıldır. Farklı fikir, düşünce ve eylemlerin rekabetinden parlak bir sonuç çıkacaktır. Bizlerin temel, tarihi meselelerle ilgili meseleler zaman alsa da gerçekleşmelidir.

Terörizmle mücadele milli bir konudur. Askerimiz, polisimiz gücünü siyasi iradeden alacaktır. Mesela Nusaybin’de görev yapan bir Mehmetçiğin gözü hainlerin üzerindeyken kulağı Ankara’dadır. Kahramanlarımızın moral ve motivasyonları çok mühimdir. Cumhurbaşkanının davetine icabet eden Genelkurmay Başkanı şiddetle eleştirilmektedir. Bu eleştirilerin anlamı yoktur. Şehitlerin geldiği ortamda Genelkurmay Başkanı’nın malum düğüne katılmasını diline dolayanlar terörle mücadeleyi sabote etmek isteyen çevrelerdir. Terörle mücadelenin sürdüğü dönemde kafa karıştırmak, komuta kademesindeki uyumu bozmak iyi niyetli görülmeyecektir. Genelkurmay Başkanı’nın taşlanması teröristlerin değirmenine su taşımaktır. Güvensizlği artırmaya yönelik bu propaganların devlet ve millet aleyhinedir. Her şey bitmiştir de, manevi görevini yapan Genelkurmay Başkanı’nı hedef haline getirme midir? Genelkurmay Başkanı’nı küçük düşürmek hangi çevrelere hizmettir. Bundan rahatsız olan varsa ya Kandil’in, ya da HDP’nin kollarına kendisini bırakmalıdır.

MHP daha önce açıkladığı duruş ve tutumunu muhafaza etmektedir. Dokunulmazlık konusu uzamamalıdır. En geç cuma günü bitmelidir. Kimse adalete hesap vermekten korkmamalıdır. Katillerin sözde çadırlarında görüntü verip devlete meydan okuyanlar bunun bedelini ödemelidir. AKP ve CHP’nin ne yapacağı belli olacaktır. Şehit analarının kulağı bu kutlu çatıya çevrilecektir. MHP bugün genel kurulda tam kadro yerini alacak ve tarihe, şehitlere karşı görevini mutlaka yapacaktır. Bundan herkesin emin olması başlıca isteğimdir.

MHP 47 yıldır kuşatmaları yara yara bugünlere gelmiştir. Biz iman erleriyiz. Paralel tuzaklarla, küresel saldırılarla azimle başa çıkarız. Darağaçlarını vicdanlarında sallandırmış cesur yürekler bozgunculara mı kalacaktır. MHP’nin surunda gedik açacaklarmış. MHP’yi bilmeyen küçük bir azınlık tutturmuş değişim olmuş. Tüzük kurultayı için imza vermiş kardeşlerim alınmasınlar. Sözlerimin hedefi sanal kahramanlara, proje elemanlara, düzmece siyasetçilere, akıl fukarası nankörleredir.

Ağzından hayırlı söz çıkmamın ne kadar akademisyen, aydın varsa MHP’yle yatıp kalkmaktadır. Bakıyorum PKK’lılar, DHKP-C MHP’de değişim isteyenler arasına girmiştir. Uslanma bilmeyen edepsiz kaçaklar, İmralı canisine avukatlık yapanlar sürekli değişim demektedir. Ne kadar MHP hasmı varsa paralel panayırda kendilerine ön sırada rezervasyon yaptırmıştır. Birbirinden haz etmeyen çürük çevreler MHP’ye karşı icra edilen ihanet birliğine girmiştir. Hiçbiri paralel matruşkası olduğunu gizleyememiştir.

Pazar günü tertemiz dava arkadaşlarım her şeyin iç yüzünü görmüştür. Ankara’da malum olağnaüsüt kurultay kumpanyacıları ortaoyunu sergilemiştir. Kavuklu ile Pişekar’ı andırmaktadır. Gezi olaylarının küçük bir kopyası olan bunlarda kimisi tel örgülere takılı kalmıştır. Kimi seçim otobüsü süsü verilmiş aracın üstünde meddahlığa soyunmuş, kimi de TOMA’ların önünde pozlar vermiştir. Bu çadır tiyatrosu açık hava sergilenmek amacına ulaşmıştır. Bu mizahi taraf olsa da gerçek budur.

Bu bir genel başkanlık yarışı değildir. Pazar günü Ankara’da yaşananlar rezilliğin dik alası, kepazeliğin zirvesidir. Gezivari provakasyonları kurmak isteyenler baltayı taşa vurmuştur. Bunlar asla affedilmeyecektir. Tarlada kurultay yapılmaya çalışılmıştır. Milliyetçi ülkücü harekette bu girişimler ateşle oynamaktır. Gereği neyse mutlaka yapılacaktır. Zelil görüntüler sergilenerek MHP küçük düşürülmüştür. Bunun hesabını ülkücü vicdan mutlaka soracaktır. Zamanı geldiğinde olağan kurultay yapılacak ve adaylara ilişkin delege kararını verecektir. Kaldı ki Yargıtay bırakın kararını versin, ne bu acele, niye bu telaş? MHP’yi karıştırma sözü kimlere verilmiş, ihaleyi kim dağıtmıştır. Oyunu görünüz, tehlikeyi fark ediniz, karanlık yüzlerin nereye varmak istediklerini anlayın. Kendisini barikata bağlayanlar beyhude işlerle uğraşmaktadır. Kendilerini davanın sahipleri gibi gösterenler bilsinler ki hayalleriyle oynanmaktadır. Ülkücülerin de sabrının bir sonu vardır. Bu kumpayanın dağıtılması için gereken her hamle yapılacaktır.”

Grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, “Koray Aydın bey ülkücü ocaklarından yetişmiş değerli bir dava arkadaşımızdır. Adayların içinde tek ülkücü kendisidir olayları görümüş ve uyarmıştır. Tebrik ediyorum” dedi.

Muhalifler için inceleme başlatıldığının hatırlatılması üzerine Bahçeli, “İncelemelerim devam ediyor. Her gün disiplin kapsamına girecek yeni oluşumlar var. Biraz sabredersek mükemmel bir dosya hazırlanacaktır” ifadelerini kullandı. Muhaliflerin 900 delegeden imza topladığı iddialarını değerlendiren Devlet Bahçeli, “900 imzayı bulmanızı tavsiye ederim. Zaten 900’ü bulmuşlarsa mesele bitmiştir. Yargıtay’ın kararına saygımız sonsuzdur” diye konuştu.

 

kaynak: Habertürk

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat