Mış gibi
İsveç’ten Jarl Hjarlmarson Vakfı’nın Avrupa İstikrar İnisiyatifi ile işbirliğinde gerçekleştirdiği Göçmen Krizi ve Serbest Dolaşım konulu konferansa katılmak üzere İstanbul’dayım....
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Türkiye ziyareti sırasında yaptığı temaslar, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile görüşmelerinin dışarıya...
Dün, Freedom House 2016 yılı Dünya Özgürlük Endeksi’ni açıkladı. Maalesef, Türkiye’nin özgürlük cephesinde herhangi bir iyileşme söz konusu değil. Özgürlükler...
Bilmem kaçıncı muhtarlar toplantısında Cumhurbaşkanı, kendisinin "eleştiri hakkını" kullandığını söyleyerek, 1128 akademisyen için "lümpenler bunlar...sadece vicdansız değil, aynı zamanda ahlak yoksunu bunlar...tiksiniyorum...devletin ekmeğini yiyenler bunlar..." derken, Başbakan Davutoğlu da Davos'ta "Türkiye’de ifade özgürlüğüne karşı bir baskı olsaydı buna ilk karşı çıkan ben olurdum" demiş.
"Ne düşündüğünü açık ve tam olarak söyleyen her insan kamuya hizmet etmektedir. Bu insanlara, en değer verdiğimiz fikirlerimize acımasızca saldırdıkları için, müteşekkir olmalıyız."
Sultanahmet’teki IŞİD kaynaklı terör saldırısı, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu risklerin, tehlikelerin, tehditlerin çapını ve ciddiyetini bir kere daha gözler önüne serdi.
Dünya nükleer bir savaşın tehditi altındadır. Artık bu tehditi önlemenin imkanı yoktur. Silahlanma yarışının bir gün dünyayı böyle bir tehlikeyle yüz yüze bırakacağını düşünen Amerikan yönetimi, insan soyunun varlığını sürdürmek için uzayda bir yaşam mekiği veya yer altında bir kent inşa etmiştir.
Beklendiği üzere, Hükümet 1 Kasım seçimlerinin ardından merkezine başkanlık sistemini yerleştirdiği yeni anayasa arayışlarını başlattı. Bu çerçevede Hükümet, HDP dışında kalan muhalefet partileri ile görüşmelere başladı. Basına yansıdığı şekliyle Hükümet ve muhalefet partileri başkanları Türkiye’nin 12 Eylül Darbesi’nin ürünü olan 1982 Anayasası’ndan kurtulup yeni ve demokratik bir anayasaya kavuşmasında uzlaşırken, tek anlaşamadıkları husus Hükümet’in başkanlık sistemi talebi oldu.
Türkiye'nin batısından 100'ü aşkın akademisyen, yazar, sanatçı, eski siyasetçi ve bürokrat; çocuklar ölürken, Türkiye de sağ kalamaz demek için, ortak vicdanı temsilen "bir durun, bir görün, bir anlayın" çağrısı yapmak amacıyla Diyarbakır'daydık.
Sayın Erdoğan gaf yarışında rahmetli Cevdet Sunay ve Yıldırım Akbulut gibi mühim yarışçıları geride bırakmaya azimli olmalı ki, meşhur Hitler gafından sonra bir de dokunulmazlık gafı yapıvermiş uçakta: HDP Eş Başkanları Demirtaş ile Yüksekdağ'ın dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istemiş.