“Davutoğlu, Başkanlık Sistemi’ni gerçekten istiyor mu?”

rtedavutoglu

Meydan Gazetesi Ankara Temsilcisi Ömer Şahin, Davutoğlu-Erdoğan ve Ak Parti arasındaki “Başkanlık Sistemi” meselesinin iç yüzünü kaleme aldı.

İşte Şahin’in o yazısı:

AK Parti’nin geçmişte yaptırdığı anketlerde iki konuda halktan istediği desteği bir türlü alamıyordu: Başkanlık Sistemi ve Suriye Politikası…

Parti oylarının yüzde 50’lerde görüldüğü zaman bile Başkanlık Sistemi ile Suriye politikasına verilen destek yüzde 40’ların altında seyrediyordu.

Bugün de durumun çok farklı olduğunu zannetmiyorum.

Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bütün siyasi geleceğini bunun üzerine kurgulamış durumda. Vazgeçecek gibi de görünmüyor!

Erdoğan o kadar ısrarcı ki yüzde 38 oyla “başkan” olunabilen “Meksika Modeli” ni bile gündeme getirdi. Erdoğan’ın o modele tek itirazı Başkan’ın sadece bir defa seçilebilmesi .O’nu da “iki kez “ işbaşına gelmenin mümkün olduğu “Türk Modeli” ile aşmayı düşünüyordur…

Erdoğan’ın siyasi “kızıl elma” sına kavuşabilmesi için seçim başarası şart. Bu da yetmez partisinin Meclis’ten sistem değişikliğini geçirmesi gerekiyor. Yani top her halükarda “Hoca” nın ayağına gelecek.

Başbakan Ahmet Davutoğlu bu Başkanlık Sistemi’ni canı gönülden istiyor mudur?

Ben en başından beri Davutoğlu’nun buna çok istekli olmadığını düşünenlerdenim. Tıpkı Abdullah Gül ve Bülent Arınç gibi…

Davutoğlu dün partisinin “Seçim Beyannamesi” ni açıklarken ben de “başkanlık sistemi” ne odaklandım. Hoca, sistemi bizzat kendisinin kaleme aldığını söylemişti.

Tam da tahmin ettiğim gibi yer almış beyannamede. “başkanlık sistemi” 100 maddelik sözleşmenin 57-58’nci maddelerinde yer bulabilmiş. Daha çok ‘niyet beyanı’ şeklinde. 59’ncu maddede de siyaset kurumu ve sivil topluma yeniden yapılandırma sürecine katkı daveti yer alıyor.

Davutoğlu’nun kaleminden çıkan metin ileri bir adım değil. Olsa da olur olmasa da modunda yazılmış gibi geldi bana.

Şundan adım gibi eminim. Bu metni Erdoğan yazsa ya da kurmaylarına yazdırsa böyle olmazdı.

Nereden mi biliyorum?

2012 yılı Kasım ayında AK Parti’nin Meclis Anayasa ve Uzlaşma Komisyonu’na verdiği “Başkanlık Sistemi” teklifi ne bir daha baktım. 32 maddelik teklifte öyle güçlü bir “Başkan” profili çiziliyor ki “başkanlık kararnamesi” gibi Meclis’e ait kimi yetkileri bile uhdesine alıyor.

Erdoğan’ın Başbakan ve Cumhurbaşkanı makamlarında dile getirdiği “Başkanlık” modellerinin hiçbirinde “Başbakanlık” diye bir makam yok ki zaten!

Başbakan’ı bu açıdan mantıklı görüyorum. Hangi Başbakan çıkıp da kendi iradesiyle makamını lağvettirir? Siyasi tarihte makam savaşının yüzlerce örneği vardır.Kendi eliyle makamını, konumunu sıfırlama mücadelesi veren var mıdır? Ben hatırlamadım!

Davutoğlu son zamanlarda satır aralarında bile olsa “Başbakanlık” makamına özel vurgu yapıyordu. Nitekim seçim beyannamesinde dikkatten kaçmaması gereken bir cümle var: Sorumluluğu fazla olan Başbakanlığın “yetki” sinin azlığına göndermede bulunuluyor beyannamede.

AK Parti’nin yeni seçim şarkısı “Bize Her Yer Türkiye” ilk kez çalındı. Eski şarkılar gibi değil.Uzman değilim ama müzikalite açısından zayıf buldum. Bir ‘dombra’ coşkusu, “Aynı Dağın Yeliyiz” kuşatıcılığı yok. Son seçim şarkısı “Dombra” da parti değil Erdoğan öne çıkarılmıştı. Bu şarkıda Davutoğlu’nun adı geçmiyor.

Seçim kampanyalarının vazgeçilmezi olan AK Parti’nin “reklamcısı” Erol Olçak aday olup listeye giremeyen sürpriz isimlerinden. Bu seçim öncesi AK Parti’yi eskiye oranla heyecansız ve renksiz gördüm. Kampanya “sihirbazı” Erol Olçak küstürüldü mü yoksa?

Not: Yukarıdaki satırları masa başında yazıyorum. Salona gitmemem tembellikten değil; akredite olmadığımızdan. Meydan Gazetesi davet edilmeyen gazeteler arasında. 22 yıllık gazeteciyim. Hafızamı yokladım. Meslek hayatımda ilk kez bir parti hatta sivil kurum “akreditasyon” yasağı uyguluyor. 28 Şubat ve sonrasında bir süre askerler yapıyordu bunu. Şimdi karşı çıktığı “ 3 Y” den biri “yasaklar” olan partinin yapması ne kadar tuhaf bir durum!

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat