G20 ve Yerellik

nesrinnasg20

Gelişmiş Avrupa demokrasilerinde bile milliyetçi aşırı sağ yükseliyor. Bunun tek nedeni El Kaide, IŞİD gibi radikal islamcı terör olaylarıdır dersek, sorunu çok basite indirgemiş oluruz. Aslında dünyada aşırı sağ uzun bir süredir yükselişte ve bu yükselişinde küreselleşmenin nimetlerinin dışında kalan kesimlerin geleceğe ilişkin güvensizlikleri, fakirleşme ve göçler var. Paris katliamını gerçekleştiren teröristlerin Fransa ve Belçika vatandaşları olması, şu anda IŞİD üzerinden tartıştığımız sorunun çok daha derinde olduğunu gösteriyor.

2008 global mali krizinin özellikle kıta Avrupasında çok kötü yönetilmesi ve krizin tüm maliyetinin orta ve alt gelir gruplarının sırtına yüklenmesi, fakir ile zengin arasındaki uçurumun artması, dünya ekonomisinin 60 trilyon dolarını yöneten 20 büyük ekonomiyi yeni arayışlara itmiştir. Dünyada ilk başta çeşitli bakanlıklar düzeyinde toplantılar düzenleyen 20 büyük ekonomi, global mali krizin etkisiyle, Kasım 2008 tarihinden itibaren aynı G-8’de olduğu gibi yılın belirli zamanlarında Devlet Başkanları düzeyinde toplanmaya başlamıştır.

Her ne kadar, G20 toplantıları, popüler siyasi figürler dışında, alınan kararlar yönüyle bizim gündemimizi pek işgal etmiyorsa da, son 11 ayda ihracatı sürekli düşen ve başta Rusya olmak üzere önemli ihracat pazarlarını kaybeden Türkiye’nin şapkasını önüne koyup, bugüne kadar ihmal ettiği ekonomiyi ‘faiz-kur’ meselesi dışında ele almasının zamanı geldi geçiyor. Özellikle ekonomik büyümeniz son üç yılın ortalamasında sadece yüzde 3.1 olmuş ve bu büyüme kişi başına geliri ancak yüzde 1,5 civarında artırmışsa, toplumda yoksulluk ve umutsuzluğun derinleştiği gerçeğiyle bir an önce yüzleşmeniz gerekiyor. Ne yazık ki, Türkiye’nin katma değeri yüksek bir üretim modeline geçmeden fakirleşmesini durdurmak mümkün değil. Ama bunu yapabilmek için öncelikle ekonominin kurumsal çerçevesini güçlendirmesi gerekiyor. Biz ise tüm kurumsal çerçeveyi ve ekonominin temeli olan güvenin kaynağı hukuki alt yapıyı neredeyse tümden tahrip ettik…

G20′ de dünya ekonomilerinin kurumsal yapısı güçlendirilmeye, radikalizmi besleyen zenginliğin eşitsiz dağılımına çözüm bulunmaya çalışılırken, Türkiye’nin yerellik ve millilik popülizmine sıkışıp kalması mevcut sorunlarını sadece büyütür.

Mesela, son G20 Antalya Zirvesi’nin önemli kararlarından biri de bu zirvede onaylanıp kesinleşen ve uluslararası finansal mahremiyeti sona erdiren OECD Eylem Planı çerçevesinde otomatik bilgi değişimi sistemidir. 2016’dan itibaren kademeli olarak hayata geçecek olan bu sisteme hızla hazırlanmak zorundayız. Aksi halde global pazarlarda iş yapan şirketlerimizi ve ekonomimizi çok daha sıkıntılı günler bekliyor olacak.

Hele Rusya ile yaşadığımız krizde Putin, var gücüyle Türkiye’yi IŞİD’in önemli ticaret partneri olarak şeytanlaştırmaya çalışıyorsa, şeffaflık birinci önceliğiniz olmak zorundadır. Eğer cari açığınızın yüzde 52,6’sını nereden geldiği bilinmeyen dövizlerle karşılamaya devam ederseniz hem şeffaflığa elveda dersiniz, hem ekonomi politikası tasarlayamazsınız hem de size yönelik kuşku dolu bakışlar daha da artar. Böyle giderse muhtemelen o çok sevdiğimiz ve gururlandığımız G20 üyeliğine de veda ederiz.

Yerellik ve milliliğe hapsolarak ne radikal islamın yıkıcı tehditlerinden kurtulabilir, ne de G20’nin bir parçası olarak kalabilirsiniz.

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat