Nefret Dili Tımarhanelik Yaptı

Adsız

Nefret dilinin tehlikesi nihayet anlaşılmaya başlıyor.
İslam ve Müslüman düşmanlığını gizlemeyen Fransız Belediye Başkanı Robert Chardon akıl hastanesine konuldu.
Chardon Güney Fransa’da Venelles şehrinin belediye başkanı. Son zamanlarda moda olan İslam düşmanlığı kampanyasına sosyal medya üzerinden katılmış.
Yazdığı Tweet’ler ile Partisinin Genel Başkanı ve eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile de tartışmış.
Partinin Genel Başkanı olarak Sarkozy bile uyarmış başkanı.
***
Haberi ünlü Rus Gazetesi Pravda’nın Web sayfasında okuduğumda inanamadım.
Araştırınca doğru olduğunu gördüm.
AFP (Agence France Presse) ve Figaro’da haberi vermişler.
Belediye Başkanı Chardon ısrarla “Fransa’da Müslümanlık yasaklanmalı” diyor. Dahası, “Hristiyanlık teşvik edilmeli”.
“İslam’ı yaşayan herhangi birisi derhal sınırdışı edilmelidir” diyen başkan bununla da yetinmiyor.
Sorunu kökten çözmek için Anayasal temelde bir de öneride bulunuyor:
“1905’te çıkarılan laiklik kanunu iptal edilmeli, Cumhuriyetin Hristiyan değerlerini benimsediği” ilan edilmelidir.
Başkanın bir sonraki hedefi ise önce mahalli, sonra da başkanlık seçimlerine katılmak.
Başkan nefret dilinin ve İslamofobinin kendine siyasi rant getireceğine inanmış olmalı.
Müslümanlar üzerinden hedefine ulaşmayı planlıyor.
Ne de olsa Makyavelli “hedefe ulaşmak için yer yol mübah” dememiş miydi?
Dahası her gün birçok siyasi aynı yöntemlerle hedeflerine ulaşmaya çalışmıyorlar mı?
Sosyal medya gibi bir imkân da olduğuna göre. Fransız Başkanı kim tutabilir?
Başlamış Tweet yazmaya…
Partisinden dışlanmayı bile göze almış.
AFP muhabirine “Eğer partimden atılırsam, yeni bir parti kurarım” demiş.
Yani Başkan kararlı.
İslam düşmanlığının ve kullandığı nefret dilinin onu iktidara ve güce taşıyacağına inanıyor. Ya da inandırılmış.
Chardon’un Tweet’lerini okuyanlar önce inanamamışlar. Seçilmiş bir insanın başka din mensupları için kullandığı nefret dilini ve üslubunu tehlikeli bulmuşlar.
Bunun üzerine Belediye Başkanı önce bir psikiyatri merkezine götürülmüş.
Durumun vahametini gören uzmanlar ve yakınları Başkanın zorla akıl hastanesine, yani tımarhaneye kapatılmasına karar vermişler.

Akıl hastanesine kapatılmasını Başkanın yakınları istemiş. Anlaşılan Başkanın ruh ve akıl sağlığının bozulduğunu gören gerçek dostları onu korumak istemişler.
Dost dediğin böyle olur. Zor zamanlarda zor kararlar alarak sevdiklerini korumaya çalışırlar.
Sadece sevdiklerini mi?
Hayır. Hem başkanı, hem de başkanın saçma-sapan hezeyanları ile hedef gösterdiği Müslümanları da koruyorlar.
Daha doğrusu şehirlerinin ve vatandaşlarının huzurunu korumuşlar.
Keşke insanın böyle gerçek dostları olsa!
Hele hele liderlerin ve siyasilerin.
Saçmaladıklarında, ya da nefret dili ile başkalarına zarar vermeye başladıklarında onu durdursalar.
Akıl hastanesine koymaktan vazgeçtik. Sadece ve sadece nefret dilini kullanmalarını engelleseler!
Demek ki bazı hastaları bazen zorunlu olarak akıl hastanesine koymak gerekiyor.
Anlaşılan Fransa hepimizin lanetlediği trajik terör hadiselerden iyi ders çıkarmış.
Dengesiz ve ruh sağlığı bozulmuş bir siyasetçi, yine dengesi; dahası ruh ve akıl sağlığı yerinde olmayan Müslümanları harekete geçirebilir. Hepimizi üzecek olaylar olabilir.

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat