Akreditasyon Cumhuriyeti

sansür

Sercan ZORBOZAN

Basın mensuplarına yönelik akreditasyon uygulaması dozunu arttırarak sürüyor. Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yıldönümü anma törenlerinde, Zaman Gazetesi ve Cihan Haber Ajansı muhabirlerine akreditasyon uygulandı.

Aynı yayın organlarının muhabirleri, geçtiğimiz gün de Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı tarafından düzenlenen Domuz Gribi bilgilendirme toplantısına alınmamışlardı.

Türkiye Gazeteciler Federasyonu, bu olayın ardından bir açıklama yaptı:

Demokraside her türlü insan hakları ve hürriyetinin temelinde basın ve ifade özgürlüğü bulunmaktadır. Bunun da yolu, özellikle devleti temsil eden kurumların, tüm medya kuruluşlarına eşit mesafede durmasından geçmektedir. Bu bağlamda Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün Çanakkale’deki akreditasyon uygulaması son derece manidardır ve yeniden gözden geçirilerek mutlak surette yanlıştan dönülmelidir. Aksi halde bu tür taraflı, yanlı ve ayrımcı uygulamalar; ülkemizde zaten çok yönlü tehdit altında bulunan basın özgürlüğünü, evrensel standartların daha da gerisinde bırakan kararlar olarak basın tarihimize geçecektir.

Akreditasyon, Türkiye’de siyaset ve basın arasında hep bir gerilim konusu oldu. 28 Şubat döneminde asker, akrediteyi bir baskı unsuru olarak kullanıyordu. O günlerde Erol Özkasnak’ın düzenlediği basın toplantılarına sadece belirli gazeteciler ve kurumlar davet ediliyor, halkın bir kesimine karşı yürütülen psikolojik savaşın çerçevesi sunuluyordu.

Son yıllarda akreditasyon biraz gevşetildi. Genelkurmay Başkanlığı dahi uygulamasını kaldırdı, birçok basın yayın organı serbestçe toplantıları izlemeye başladılar.

Ancak son iki yılın gerilimli politik ortamı, bugün Avrupa ve ABD siyasetinde neredeyse unutulmak üzere olan akredite meselesini Türkiye içinde tekrar yürürlüğe soktu.

“Genelkurmay”a çağrılan gazetecilerin yerini, “Uçağa binen” gazeteciler aldı.

Türk Hava Yolları uçaklarına ve birçok devlet kurumuna sadece belirli gazeteler alınmaya başlandı.

Zaman, Cumhuriyet, Birgün, Bugün, Millet, Yeniçağ, Aydınlık, Sözcü, Evrensel gibi ayrı cenahlardan ama “muhalefet” ortak noktasından hareket eden gazeteler ve televizyonlar, devlet kurumlarında yok hükmünde sayıldı.

2014 yılında dahi, Ak Parti’nin Olağanüstü Kongresi’nde akredite uygulaması vardı:  Zaman, Cihan Haber Ajansı, Bugün, Kanaltürk, Yurt, Evrensel, Birgün ve Sözcü‘ye akreditasyon verilmedi.

Gazete ve televizyon muhabirleri, basın toplantılarında meslektaşlarının ve konuk siyasetçilerin önünde aşağılandılar, kovulmaktan beter edildiler.

Hafızamızı biraz yoklayalım. Yenişafak, Vakit gibi gazeteler yıllarca bu baskıya maruz kaldılar. Sadece Ak Parti değil, MHP ve CHP’de yıllar boyunca bazı gazeteleri parti binalarının kapısından bile içeri sokmadılar.

Akreditasyon, demokratik ülkelerde zihinsel bir geri kalmışlığın mirası olarak görülür ve çok nadir durumlarda uygulanır.

Düşünün…

Bu ülkede, 12 Eylül 1980’de, Milli Güvenlik Konseyi dahi basın-yayın organlarına akreditasyon uygulamamıştı.

Bugün, 2015 yılında halen gazeteciler devlet kurumlarına alınmıyorlar. Üstelik hakarete uğruyorlar ve kovuluyorlar.

Sizce de burada bir sıkıntı yok mu?

 

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat