Enflasyon, faiz nereye?

ekonomikkriz

Nesrin Nas

İstikrarın kaynağının tek parti çoğunluğu ya da tek adam yönetimi değil, güçlü kapsayıcı kurumlar olduğunu  şu son bir haftalık faiz- kur kavgası kadar başka hiçbir şey

daha iyi anlatamazdı…

Eski gündemimize tekrar döndük. En temel meselemiz kürt sorununun çözülmesi, demokrasi ve hukuk devleti standartlarının yükseltilmesi, hatta yeniden kur-faiz

makasına kilitlenen ekonomide gerekli önlemlerin alınması bir güç oyununun dişlileri arasına sıkışmış görünüyor.Üstelik gücü de en ilkel haliyle yani kaba güç olarak

algıladığımız için,çözüme odaklanmak yerine sorunlarla bilek güreşine kalkışıyoruz.

Bu bilek güreşinin sınırı da yok üstelik. Ekonominin temel kurallarına dahi gözümüzü ve kulağımızı kapatıp, dövizin belini kırmaktan faiz lobisine haddini bildirmeye

kadar bilgiyi dışlayan ve kaba gücü önceleyen bir yaklaşımın pençesinde kıvranıyoruz.

Enflasyon rakamları açıklandı. Şubatta yıllık TÜFE yüzde 7.55 artış ile piyasa beklentilerinin biraz üzerinde artış gösterdi.  Haliyle kulaklar Cumhurbaşkanı’ndan gelecek

bir uyarıdayken gözler Merkez Bankası’na çevrildi.

İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı şubat ayı ihracat rakamları da pek iç açıcı değil. Şubat  ayında ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 oranında gerilemiş ve 10.4

milyar dolarda kalmış.  Ocak ayında da ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,8 oranında gerilemişti.

İhracatın sektörel durumuna bakarsak Türkiye fotoğrafını daha net görürüz.

Tarım sektörünün ihracatı yüzde 7,3, sanayi sektörünün ihracatı yüzde14, madencilik sektörünün ihracatı yüzde 13,8 oranında gerilemiş. Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı

ilk üç kalemde ise  otomotiv ihracatı yüzde 6,9, hazır giyim ihracatı yüzde 14,6 ve çelik ihracatı yüzde 20,6 oranında gerilemiş. En büyük pazar kaybımız yüzde 39 ile Rusya

ve yüzde 26.7 ile Irak…AB’ye olan ihracatımızın da yüzde 11.2 oranında gerilediğini not etmek lazım.

Dünyada yüzde 50 oranında gerileyen petrol fiyatlarının,Türkiye’de bütçe kısıtları nedeniyle iç fiyatlara yansıtılamaması ve kurdaki  hareketin üretim ve taşıma

maliyetlerini daha da yukarı taşıması Türk mallarının rekabet gücünü olumsuz etkiliyor. Buna bir de bavul ticaretini vuran komşularla krizi ekleyin, 2015 için pek iyi şeyler

söyleyemiyoruz.

İç piyasalarda da durum pek iç açıcı değil!..

Nisan 2014 tarihinde 78.5 olan tüketici güven endeksi Şubat 2015’te 68.06 olmuş. Yani tüketici artık iyi beklentiyi değil,kötü beklentiyi satın alıyor. Bu kurlar ve fiyatların

aşağı doğru esnek olmasını engeller. Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar kuruluşunun yaptığı araştırmaya göre Nisan 2014’te ekonominin  kötü yönetildiğine

inananların sayısı  yüzde 44,4 iken Şubat ‘ta yüzde 54 olmuş.

Tüketici kötüyü beklerken üretici ne durumda derseniz onda da durum parlak değil. Markit tarafından HSBC için hazırlanan imalat sanayi satın alma yöneticisi endeksi

(PMI) Ocak ayındaki 49.8 düzeyinden 49.6’ya gerileyerek yedi ayın en düşük değerini almış ve 50’nin altında kalarak daralmaya işaret etmiş.

Daron Acemoğlu’nun James Robinson ile birlikte yazdıkları ” Why Nations Fail?” kitabında vurguladıkları ‘kapsayıcı ya da dışlayıcı kurumlar’ın önemini bugün daha iyi

anladığımızı umarım. Kapsayıcı kurumlar zayıflarken, ekonomi sağlığını koruyamıyor.

 

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat