“Kimi tercih edecekler? Erdoğan’ı mı, Gül’ü mü?”

Abdullah-gul-tayyip-erdogan (1)

“AK Parti ‘3 dönem’ kuralını koyduğunda haksız da sayılmazdı.

Seçilme hürriyetini sınırlandırdığı için demokratik boyutu tartışmalı böylesi bir kuralı ‘kötü örnek’lerden yola çıkarak koymuştu.

Partinin öncüllerinin bir korku ve kaygısı vardı. İçinden çıktıkları ‘Milli Görüş’ geleneğindeki gibi Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan gibi yeni ‘Abi’ler olsun istenmiyordu.

Hem bu kaygı hem de yeni isimlerin önünü açmak için böyle bir kural koymuşlardı.

7 Haziran seçiminde uygulandı…

3 dönem kuralı Erdoğan’ın ‘tek adam’lığını pekiştirdi. Partinin ‘hafızası’ sayılabilecek deneyimli kadrolar devre dışı kaldı. Gelenek ile gelecek arasındaki ‘köprü’ isimleri oyun dışına itti.

AK Parti denince akla gelen ve taban karşılığı olan isimlerin çoğunun da ‘3 dönemlikler’ olduğu görüldü.

‘3 dönem kuralı’ Ahmet Davutoğlu’na Başbakanlık yolunu açtı ama Saray’ın ‘vesayeti’ni o kadar güçlendirdi ki geldiğimiz noktada Davutoğlu ve 3 dönemlikler birbirlerine sarılmak zorunda kaldı.

3 dönemlikler parti içinde itelendi, ötelendi hatta tahkir edildi. ‘Kırık Kalpler’ topluluğuna döndü.

Sosyal medya lincinden Bülent Arınç, Ali Babacan,Hayati Yazıcı, Sadullah Ergin, Nihat Ergün, Hüseyin Çelik hepsi nasibini aldı.

Saldırılar farklı yerlerden gelse de kumanda merkezinin ‘aynı’ yer olduğuna şüphe yok artık.

Bakanlıktan ayrılanların kadroları darmadağın edildi. Bugün bıraktığı kadrolara dokunulmayan ‘3 dönemlik’ tek bir bakan var: Egemen Bağış.

Bu isimlere ‘tek dertleri liste dışı olmak’ desek haksızlık yaparız. Sesleri cılız çıkıyor ve konuşmakta geç kalmış olsalar da gidişattan memnun değiller.

Recep Tayyip Erdoğan ismini AK Parti’nin önünde tutanlarla aynı yolda yürümekte zorlanıyorlar.

Saray ile aralarındaki mesafe açılırken Başbakan Davutoğlu ile safları sıklaştırıyorlar.

Yukarıda sıraladığım isimlere başkalarını da katarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz artık: Eğer olur da Erdoğan ile Abdullah Gül arasında bir ‘yol ayrımı’ yaşanırsa ‘3 dönemlik’ denen ağırlıklı isimler ‘Reis’in yanında saf tutmaz.

Bunları niye yazdım?

Böyle giderse ‘yol ayrımı’ kaçınılmaz olur. Bu politikalar ve ‘vesayet’ düzeni sürdürülebilir görünmüyor.

Nihat Ergün’ün kitabı, Hüseyin Çelik ve Sadullah Ergin’in çıkışları, Bülent Arınç’ın şaşırtıcı açıklamaları, Hayati Yazıcı’nın tweet’lerine bir de bu gözle bakmakta yarar var.

Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’na “Baş başa görüşelim” derse…

Hükümet kurma çalışmaları bana ‘Yeni Anayasa’ girişimlerini hatırlattı.

‘Kasabanın Sırrı’ gibiydi. Bu Meclis’ten bir anayasa çıkmayacağını aslında herkes biliyordu da hiç kimse masayı deviren taraf olmak istemiyordu.

Hükümet çalışmaları da o hesap…

Ülkenin bir an önce koalisyona kavuşmasını isteyenlerdenim ama…

Bu hükümetin kurulması çok ama çok zor!

Başbakan Davutoğlu ‘Niyet, İrade ve Müzakere’ olarak 3 aşama belirlemiş.

Niyet halis olabilir. Ya ‘İrade’?

Son sözü Erdoğan mı, Davutoğlu mu söyleyecek?

Bakın, işin en zorlu bölümü olması gereken ‘müzakere’ aşamasına değinmedim bile.

Erdoğan, seçim kampanyasını çoktan başlattı bile. MHP startı verdi.

Kılıçdaroğlu’nun son bir hamlesi kaldı. Davutoğlu ile baş başa görüşüp “Erdoğan’a rağmen” adım atıp atamayacağını yoklayacak.

Doğrusu o görüşmeden de bir ‘sonuç’ çıkmasını beklemiyorum.

Deniz Baykal bu sefer haklı: “ Tiyatroya son verelim ve seçime hazır olalım.”

Kasımda, olmadı Nisanda…

Birbirimizi kandırmaya gerek yok.”

(Ömer Şahin-Meydan)

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat