Acılı analar ülkesi

şehitlik

Dünyanın her yerinde anneler çocuklarını daha onlara doyamadan, zamansız bir şekilde kaybedebiliyor. Gelişmiş ve özgür dünyada da anneler evlatlarını kazalara, hastalıklara kurban verebiliyor. Ama demokrasinin oturmadığı, hukukun uygulanmadığı, zenginliğin tabana yayılmadığı ülkelerde çok daha fazla sayıda anne evlat acısı yaşıyor. Bu acıların önemli bir kısmı da, ne ironiktir ki, bireyin hayat, özgürlük ve mutluluk arayışını güven altına almakla yükümlü kurumdan, devletten kaynaklanmakta.

Devletler, ya bizzat kendisi şiddet uygulayarak ya da almadığı tedbirler, uygulamadığı kurallar, işletmediği kurumlar eliyle dolaylı olarak insanların hayatlarını, uzuvlarını, akıl sağlıklarını kaybetmelerine yol açarak annelerin evlat acısı, üzüntüsü çekmesine neden oluyor.

Bu topraklarda da anne olmak çok zor. Ne çok kadın canından can katıp, bin bir güçlük ve fedakârlıkla büyüttüğü yavrusunun acısını yaşamak, üzüntüsünü çekmek durumunda kalıyor.

Dün 12 Eylül 1980 Darbesi’nin lideri Kenan Evren hayatını kaybetti. Bu darbeye yol açan toplumsal şiddet olaylarında binlerce genç insan hayatını kaybetmiş ve analara evlat acısı çektirmişti. Darbeciler amaçlarının “anaların gözyaşlarını dindirmek” olduğunu söyleyerek de eylemlerini savunmaktaydı. Nitekim pek çok insan Darbe’yi akan kanı durdurduğu için memnuniyetle karşıladı.  Oysa 12 Eylül’de toplumsal şiddetin yerini devlet şiddeti aldı. Kimileri henüz çocuk olan 50 insan idam sehpasında, yüzlerce başkası işkence odalarında hayatını kaybetti. Binlerce genç insan hayatlarının en güzel yıllarını dört duvar arasında geçirmek zorunda bırakıldı. Analar ağlamaya devam etti.

1984 yılından itibaren PKK’nın uyguladığı şiddet ve buna devletin verdiği cevap neticesinde 50.000’e yakın insan hayata veda etti. Devletin 90’lı yıllarda PKK ile mücadelede “rutin dışına çıkması” neticesinde onbinlerce insan kaybedildi. Analar ağladı.

28 Aralık 2011’de Roboski’de, istihbarat hatasından kaynaklı olarak, Türk Hava Kuvvetler’ine ait F-16’ların gerçekleştirdiği bombardımanda çoğu çocuk 34 kişi hayatını kaybetti. Analar ağladı.

13 Mayıs 2014’te, Soma’da yeterli güvenlik tedbirleri alınmadığı halde denetimlerden geçen bir maden ocağında 301 insan can verdi. Analar ağladı.

7 Eylül 2014’te İstanbul Mecidiyeköy’de bir rezidans inşaatında denetimleri doğru bir şekilde yapılmamış olan bir asansörün yere çakılması neticesinde 10 işçi hayatını kaybetti. Analar ağladı.

İnsanlar şiir okudukları, poşu taktıkları, halay çektikleri, dilekçe verdikleri, soru sordukları, yazı yazdıkları, görevlerini yaptıkları, vicdanlarının sesini dinledikleri için hapse girdiler. Analar ağladı.

Evet, bu topraklarda analar sadece talihsizlikler yüzünden evlatlarına erken veda edip, ayrı düşüp acı çekmiyor. Ama toplum olarak yaşamaktan kaynaklanan ihtiyaçlarımızı karşılamak, sorunlarımızı çözmek için var olan siyasetin bizatihi yarattığı durumlar neticesinde de, belki de daha fazla bu nedenle, acılar yaşıyor.

Siyasetin yaşattığı acıları yenmenin reçetesi keşfedilmiş: İnsan haklarına dayalı demokratik hukuk devleti. Dilerim bir gün, bu kurumsal çerçeve bu topraklarda da kök salar ve bu ülkenin anaları da ömürlerinin sonuna değin çocuklarının “anneler günün kutlu olsun anneciğim” sözlerini duyabilirler.

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat