Benim epey kafam karıştı!

siyaset

21 Mart’ta Newroz’dan ne çok şey bekliyorduk oysa  büyük bir kaosa uyandık…

O günden bugüne tartıştığımız konulara bakıyorum, hepsi akla ziyan!.. Mevcut haliyle çok eksik ve aksak olan demokrasimizde dahi şimdiye kadar olmamış ne varsa oluyor.

Darbe anayasası diye beğenmeyebilirsiniz. Ben de beğenmiyorum! Demokratik bir anayasaya kavuşacağımız günleri iple çekiyorum. Ama beğenmiyorum diye Anayasa’ya uymamazlık edemezsiniz. Hadi Anayasayı koruyacağına yemin eden eski İçişleri Bakanı’nın ‘ben bu Anayasayı tanımıyorum’ sözünü ,siyasi tecrübe ve biraz da kısıtlı ifade yeteneğine sığınarak görmezden geldik. Lakin Anayasa’ya bağlı kalacağına namusu ve şerefi üzerine yemin eden Cumhurbaşkanı’nın, her gün her vesile ile Anayasayı çiğnemesini nasıl görmezden geleceğiz?

Cumhurbaşkanı “parlamenter sistem bekleme odasında” diyor. Buna gerekçe olarak da halk tarafından seçilmiş olmasını gösteriyor. Oysa Cumhurbaşkanını halkın  seçtiği ve parlamenter sistemi  tıkır tıkır işleyen bir dolu ülke var. Mesela Avusturya, mesela Finlandiya… Bu ülkelerde parlamenter sistem çalışıyor. İki ülke de bizden kat be kat zengin ve özgür ve vatandaşları da  hayatlarından gayet memnun…

Ortada sahipsiz kalmış ya da daha doğrusu sahibi tarafından baltalanan bir ‘barış süreci’ var. Bu süreç gerçek bir barışa evrilecek mi evrilmeyecek mi, Cumhurbaşkanı ona ben karar veririm diyor. Bunu yaparken de ,sürecin siyasi muhataplarını siyasi hasım olarak karşısına alıyor. Hükümet üyeleri ‘burada bir hükümet var’ diyerek işi toparlamaya çalışırken, Cumhurbaşkanı Dolmabahçe mutabakatına da,10 maddeye de karşıyım diyor ve masanın bir ayağını kırıyor. Oysa biz Cumhurbaşkanı’ndan taraflar arasında bir anlaşmazlık olduğunda herkesi bir masanın etrafına toplayıp, arabuluculuk yapmasını ,işleri yeniden yoluna sokmasını bekliyorduk, masayı devirmesini değil…

Bu iş burada kalsaydı, neyse hükümet en azından süreci sürdürme azminde der, yolumuza devam ederdik. Ama kalmadı. Başkentin Belediye Başkanı ‘burada bir hükümet var’ sözüne  kızıp, bunu söyleyen Başbakan yardımcısını topa tuttu… Başbakan yardımcısı da  en ağır ifadelerle cevap verdi. Hatta Başkanın başkenti parsel parsel sattığını söyledi ve 100 dosyadan bahsetti. Bu arada bir bakan devreye girdi ‘bu aile içi meseledir” dedi ve nihayet Başbakan

“Tartışma bitmiştir. Bir daha yaparlarsa disipline veririm”  diyerek noktayı koydu.

Bu tartışmaya uzmanlar da dahil oldular: “Aslında mesele liste meselesidir, Cumhurbaşkanı aday listelerini  kendisi yapmak istiyor, kavga da bundan kopuyor” mealinde yorumlar yaptılar. Neresinden baksanız yaşananlar normal değil.

Şimdi gelelim asıl meseleye. Asıl mesele toplumun, bu son 3-4 gün içinde ,gündeminin merkezine oturan bu çatışma ya da kavgayı sanki normal siyasi bir tartışmaymış gibi izlemesidir.

Tarafsızlık yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı’nın aday listeleri yapmasının  normal kabul edilmesidir. Parlamenter sistem bekleme odasında sözünün toplumda yankı bulmamış olmasıdır. Yıllardır barış gelecek diye, aklına takılan soruları bile sormaktan kaçınan insanların masanın bir ayağının kırılmasını sessizce seyretmeleridir. Dahası unuttuğumuz askeri operasyonların birdenbire başlaması ve buna neler oluyor dahi denememesidir. Türk Kürt, hepimizin başta ifade ve düşünce özgürlüğü olmak üzere, tüm özgürlüklerinin PKK’nın silah bırakması şartına rehin edilmesi ve bizim de bunu yeni normal olarak kabul etmemizdir. Parsel parsel satılan Başkent iddiasının Akp’nin aile içi meselesi olarak kabul edilmesine karşı çoğunluğun sessizliğidir. Ve tüm bunlara Başbakan’ın ‘tartışma bitmiştir’ diyerek nokta koymasının normal kabul edilmesidir.

Sahi, tartışma bitti mi? Cumhurbaşkanı’nın başkanlık ihtirası nedeniyle çoktan genel seçim olmaktan çıkmış, plebisite dönüşmüş 7 Haziran seçimleri ile bu tartışma bitecek mi, yoksa yepyeni çatışmalara doğru yelken mi açacağız?

Anlayacağınız kafam epey karışık. Sorular birbirini kovalıyor. Görünen o ki, biz dünyayı, dünya da bizi boşladı… Dünya Adalet Projesi çerçevesinde yapılan hukuk devleti endeksinde 99 ülke arasında 0.5 puanla 59.sırada yer almışken, bu arada global dünya yeniden şekillenirken, bölgesel ticari işbirlikleri öne çıkarken bu ortamda  aşımızı,işimizi nasıl koruyacağımızı kara kara düşünüyorum.

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat