Büyük Koalisyon ve Toplumsal Barış Umudu

uzlas14_0

7 Haziran seçimlerinin üzerinden yaklaşık iki ay geçti. Halen Türkiye’nin acil çözüm bekleyen sorunlarının üzerine gidebilecek bir hükümet kurulamadı. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin yürüttüğü koalisyon görüşmelerinde sona gelindi. Basına yansıyan bilgilere göre, milli eğitim, dış politika ve ekonomi alanlarında anlaşmazlıklar bulunmakta. Koalisyonun kurulup kurulmayacağına ilişkin son karar parti liderlerinin görüşmesinin ardından verilecek.

Açıkçası, böyle bir “büyük koalisyon”un Türkiye’nin toplumsal barışı ve huzuru için büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum. AKP’nin eski bakanlarından Nimet Baş’ın bir televizyon programında belirttiği gibi bunun AKP’nin bir erken seçim sonucunda tek başına iktidar olacağı bir senaryodan daha iyi olacağı kanaatindeyim. Bu düşüncemin ardında, böyle bir koalisyonun Türkiye’de özellikle mezhep ve yaşam tarzına dayalı kutuplaşmanın yumuşatılması için imkân sunabilecek olması yatmakta.

Bilindiği gibi 28 Şubat sürecinde ülkemizde dindar-muhafazakâr kesimlere yönelik ötekileştirici ve dışlayıcı bir sosyal-politik ortam bulunmaktaydı.  AKP’nin yaklaşık 13 yıl gibi uzun bir zaman süren tek başına iktidarının sonunda bu kesimlerin mağduriyetleri çok büyük oranda telafi edildi. Buna karşın, bugün özellikle seküler yaşam tarzına sahip kesimler ve Aleviler geçmişe göre kendilerini dezavantajlı konumda görmekteler. Nitekim 2013 yılının Haziran ayında yaşadığımız Gezi Süreci kısmen bu algının sokaklara yansıması olarak da okunabilir. Bu çerçevede, seçmen tabanında seküler yaşam tarzına sahip kesimler ile Alevi vatandaşlarımızın önemli bir yer tuttuğu CHP’nin AKP ile bir koalisyonda ortak olması bu kesimlerin dışlanmışlık hislerini azaltacak, son yıllarda Sünni dindar-muhafazakâr kesimlerle seküler ve Alevi kesimler arasında derinleşen uçurumu kapatma fırsatı sunacaktır. Aksi halde bu kesimler arasındaki uçurum gittikçe derinleşecek ve Türkiye toplumunun unsurları olarak barış içinde bir arada yaşama iradeleri zayıflayacaktır.

Böyle bir büyük koalisyon Sünni-Alevi; dindar-seküler gerilimlerini azaltacağı gibi Türk-Kürt gerilimini de yumuşatacaktır. Şahit olduğumuz üzere, 7 Haziran seçimleri sonrasında tırmanan gerilim, Suruç katliamı ve PKK’nın bunlara terör eylemleri ile tepki vermesinin neticesinde açık çatışma boyutuna ulaştı. 2013’ün Mart ayından beri süregelen çatışmasızlığın sona ermesi ile birlikte “Barış Süreci” de askıya alındı. Bugün Sürecin tamamen sona ermesine yol açacak ve Türk ve Kürt toplumlarının bir arada yaşama iradesine keskin bir darbe vurabilecek bir yoğun çatışma ihtimali ile karşı karşıyayız. Artan şiddet olaylarının gerisinde bir erken seçim arayışının olduğu düşüncesi kamuoyunda hâkim durumda. NitekimGezici Araştırma Şirketi’nin açıkladığı son araştırma sonuçlarına göre halkın %64,5’i son yaşanan çatışmaların gerisinde bir erken seçim arayışının yattığını düşünüyor. Hal böyleyken, AKP ve CHP arasında kurulacak bir koalisyon, AKP’nin şahin politikalarına da bir set koyup, “Barış Süreci”nin tümüyle ortadan kalkmasını da engelleyebilir. CHP, AKP ile HDP arasında bir köprü vazifesi görüp, Türkiye’de siyasetin normalleşmesine hizmet edebilir. Buna karşılık, AKP’nin MHP ile yapacağı bir koalisyon, yukarıda saydığım gerilimlerin hemen hiçbirisinde bir iyileşmeye yol açmayacağı gibi bazılarında, özellikle Türk-Kürt geriliminde, durumun daha kötüye gitmesine de yol açabilir.

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat