Çoğunluğun aklı

sandık

Dünkü seçimde 13 yıl sonra Ak Parti’ye tek başına hükümet kurma çoğunluğunu vermeyen seçim sonuçlarını yaratan süreç galiba 2013 yılında ‘Gezi’ protestolarıyla başladı. Dün sandık sonuçlarını merak ve endişe içinde beklerken anılarım 2 yıl öncesine gitti.

Gezi protestoları devam eder ve polis şiddeti her geçen gün daha da artarken, bir akşam üzeri kapım çalındı. Gelen mahalle komşumdu. Telaş içinde Taksim’e gideceğini, varsa deniz gözlüğü, süt, limon ve şişe suyuna ihtiyacı olduğunu söyledi. Meğer dönemin İstanbul Valisi annelere bir çağrı yapmış, “gelin çocuklarınızı alın,canları yanmasın” demiş. Komşum da 19 yaşındaki kızını meydandan almaya değil, ona destek olmaya ve onu polis şiddetinden korumaya gidiyordu. Hiçbir şey söylemeden evde bulabildiklerimi verdim. “Aman kızım sağ sol kavgasına bulaşma, doğru eve gel” diyen bir annenin kızı olduğum için, komşumun saygıyla kızını destekleyen tavrı karşısında Türkiye’de çok şeyin değişmekte olduğunu gördüm.

Gezi’nin mesajı çok açıktı: ‘Ben hakları olan özgür bir insanım ve  200 yıldır bu topraklarda mücadelesi verilen modern dünyanın bir parçası olma idealimden kolay kolay vazgeçmem” diyordu Gezi çocukları. Ve anneleri de gaz yeme pahasına onların yanı başındaydı. İktidar o mesajı alsaydı bugün çok farklı şeyler konuşuyor olurduk. Barışı sağlamış, demokrasisini güçlendirmiş, insanların kendini güven içinde hissettiği, gençlerin geleceğe güvenle baktığı ve yüreğimiz ağzımızda seçim sonuçlarını beklemeyen ve sistemin sigortası olarak konumlandırılmış Cumhurbaşkanlığı  makamını kaybetmemiş bir toplum olurduk.

Ne yazık ki, Erdoğan  Gezi’yi okuyamadı, karşısında bilgi ve iletişim çağının ürünü dünyalı bir gençliğin bulunduğunu  anlayamadı. Dininin, kininin davacısı gençler söylemini her geçen gün baskının dozunu daha da artırarak tekrarladı. Bu seçim sürecinde de devletin tüm imkanlarını,Anayasayı ayaklar altına alarak, kurucusu olduğu partiden yana kullanmakta ve muhalefet partilerini en ağır sözlerle itham etmekte bir beis görmedi.

Demokrasi tarihimizin belki de en pespaye, en adaletsiz propaganda sürecine muhatap olduğumuz ve belki de Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçiminin sonuçlarını,bu nedenle  Gezi’yi anlamadan değerlendiremeyiz.

Bu sonuçları ve muhtemel hükümet ve erken seçim ihtimalleri üzerine daha çok konuşacağız… Ancak seçmen  otoriter bir yönetim istemediğini ve Türkiye’nin yeniden normalleşmesi ve temel sorunlarını çözmesi  için tüm partilerin uzlaşmasına ihtiyaç olduğunu bundan daha açık ifade edemezdi.

Bizim gibi hukuk,eğitim,temel hak ve özgürlükler zemininde kurumlaşma düzeyi yetersiz olan toplumlarda, her seçimin önemi çok büyüktür. Çünkü bu tür toplumlarda  tek toplumsal sigorta seçimdir ve seçimler, vatandaşın günlük yaşamı ve geleceği üzerinde doğrudan belirleyicidir.

Türkiye’de koalisyon  korkusu da kurumsal altyapı eksikliğiyle yakından ilgilidir. Kurumsal alt yapının yokluğu toplumda farklı tarafların uzlaşmasına dayanan seçeneklerin doğal olarak şüphe ile karşılanmasına yol açıyor. Kapsayıcı kurumlar olmayınca, kararların nasıl alındığı değil kim tarafından alındığı daha önemli hale geliyor.

Önümüzde siyaseten sıkıntılı bir dönem olmakla birlikte, seçim sonuçları demokrasinin kalitesi açısından son derece umut vericidir. Aslında tüm seçmenler için oldukça korkutucu günleri büyük bir olgunlukla aştık. Bu az şey değildir! Anayasa’nın dahi askıya alındığı bir ülkede koskoca devlet gücünün karşısında dımdızlak kalıp, yine de korkmadan, tahriklere kapılmadan sessiz bir kararlılıkla sandığı beklemek büyük bir cesaret ister.

Ama en önemlisi,toplumun ,kurumsal alt yapı eksikliğine rağmen demokratik olgunluğunun ne kadar güven verici bir derinlikte olduğunu gördük. ‘Çoğunluğun aklı, tek kişinin aklından her zaman yeğdir’ sözü dün somutlaştı. O müthiş sağduyu büyük bir olgunlukla devreye girdi ve barışa, demokrasiye, eşitliğe, adalete gidecek yolu kapatan barikatları yıktı.

Evet Türkiye  demokrasiden yana oy kullandı. Siyasi partilere temel meselelerini çözmek için uzlaşma görevi verdi ve birilerinin güçlü mutlak bir  iktidar kurma arzusuna da dur dedi.

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat