Tüm toplum nefesini  tutmuş 21 Mart Newroz kutlamalarını ve İmralı’ya giden heyetin okuyacağı mesajı beklerken, haber merkezlerine ‘izleme heyeti’ne dahil olacakların ismi birer birer düşmeye başladı. Tam bu isimler yeterli mi, başka isimler de olabilir miydi, acaba hukukçular çoğunlukta olsa daha iyi mi olurdu diye tartışmaya hazırlanırken, Ukrayna ziyareti öncesinde verdiği demeçle Cumhurbaşkanı hepimizi yine ters köşeye yatırdı.

Sözlerine ben de gelişmeleri gazetelerden izliyorum diye başlayan Cumhurbaşkanı konuşmasına sitemle başladı, eleştiriyle devam etti.

Daha önce Hakan Fidan olayı da Cumhurbaşkanı’nın istediği gibi sonuçlanmış, Fidan milletvekili aday adaylığından çekilmek zorunda kalmıştı. Galiba ‘izleme heyeti’ nin akıbeti de benzer olacak.

Peki bu ne anlama geliyor? İzleme Heyeti’ne  Öcalan’ın önem verdiği biliniyor. Cumhurbaşkanı’nın bu açıklaması yarınki mesajın içeriğinin önemini değiştirir mi?

Geçmişte Erdoğan, çözüm sürecine ilişkin eleştiriler karşısında milliyetçi oyları kaybetme endişesiyle, “İmralı ile görüşen biz değiliz,devlet bu görüşmeleri yürütüyor” cevabını verirdi…Seçimler yaklaştıkça Erdoğan yeniden bu pozisyona döndü gibi görünüyor. MHP‘ye oy kaybetmek korkusuyla önce Balıkesir’de Kürt sorunu yoktur dedi, şimdi de bu görüşmeleri ve izlemeyi istihbarat örgütleri yapar diyerek, partisi ile çözüm süreci arasına bir mesafe koyma gayretinde.

Kürt tarafı Erdoğan’ın bu çıkışını, “Kürt sorunu yoktur” anlayışının bir devamı ve Cumhurbaşkanı’nın her şeyi ‘tek elde’ toplama gayretinin bir ürünü olarak yorumluyor. HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü , “….dil sürçmesi olduğunu da sanmıyorum. Süreci izleme kurulu gibi bir üçüncü bir taraf oluşturulması konusu İmralı’da Öcalan ve devlet yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde netleşmişti. Bunun uygulamasının nasıl olacağı bekleniyordu. Şimdi, cumhurbaşkanı siyasi sorumluluğu olmayan bir alanda açıklama yaparak çözüm sürecine takoz koyuyor” diyor.

Newroz çözüm sürecinde önemli bir eşikti. Şimdi daha da önemli oldu. Şimdiye kadar tarafların beklentilerinin ve tanımlarının farklılığı  çatışmasızlığın arkasına gizlenmişti. Artık somut  adımların  atılmasının beklendiği bu noktada tarafların beklentileri arasındaki farklılığı gözlerden saklama imkanı da kalmadı…Ya çözüm ya çözüm, başka seçenek yok!