1 Mart Sırları… O “kozmik” çuval niye açılmıyor?

1mart

Bundan 12 yıl önce TBMM tarihi bir gün yaşamıştı.

2003 yılı 1 Mart’ı.

İki partili Meclis oluşmuştu. AK Parti tek başına iktidar, CHP’de muhalefet sıralarındaydı.

Irak Savaşı‘nın en kritik günleriydi. ABD gemileri İskenderun Limanı’nda demir atmış, Irak’a girmek için Meclis’ten çıkacak karar bekleniyordu.

Parlamentoda “tezkere” oylanacaktı. Eğer kabul edilirse ABD öncülüğündeki koalisyon Irak’a girecek ve Saddam daha kolay devrilebilecekti.

Recep Tayyip Erdoğan siyasi “yasak” tan ötürü milletvekili olamamış partinin genel başkanıydı. Başbakanlık koltuğunda Abdullah Gül oturuyordu.

Tezkereye karşı müthiş bir reaksiyon oluşmuştu toplumda. AK Parti’ye doğal destek veren “muhafazakar” kesimlerden de tepkiler yükseliyordu.

TBMM’ye gruplar halinde ziyaretler yapılıyor, telefonlara her gün yüzlerce mesaj atılıyordu.

Bunlardan daha önemlisi…

Hükümet ve AK Parti içerisinde bir direnç vardı.

Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır,Bakanlar Mehmet Aydın, Hüseyin Çelik, Zeki Ergezen açıkça tezkere karşıtı olduklarını söylüyordu.

Hepsinden önemlisi Başbakan Abdullah Gül‘ün bu işe “isteksiz” olduğu söyleniyordu kıyıda köşede.

Ahmet Davutoğlu Başdanışman olarak görev yapıyor ve dış politikaya yön veriyordu. “Hoca” tezkere karşıtı görülüyordu.

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Adalet Bakanı Cemil Çiçek gibi isimler ise ısrarla tezkereyi savunuyordu.

TBMM Başkanlığı koltuğunda oturan Bülent Arınç‘ın da tezkereye karşı olduğu biliniyordu.

Ortam alabildiğine gergin ve karışıktı ama herşeye karşın tezkerenin geçeceği tahmin ediliyordu.

AK Parti’nin ezici sayısal çoğunluğunun yeterli olacağı düşünülüyordu.

TBMM Başkanı Bülent Arınç sonuçları açıklanınca yaşandı resmen ‘şok’ yaşandı.

Oylamaya 533 milletvekili katılmış ve bunların 264’ü kabul oyu vermişti.

AK Parti’nin 361 milletvekilinden 264’ü “evet” demişti. 100’e yakın milletvekili “hayır” oyu kullanmıştı.

Ve o “tezkere” 268 oya karşılık gelen ‘salt çoğunluk’ sağlanamadığı için reddedilmişti.

O günün hikayesini kısaca hatırlattım.

İşte o “tezkere” Türk-Amerikan ilişkilerinin kırılma anıydı. Kimilerine göre PKK ile mücadelenin uzaması , dış politikada karşımıza çıkan

kimi engebeler o oylamanın faturası.

Dönemin ABD Başkanı Bush ile yıllar sonra, “Türkiye bizi yarı yolda bıraktı” demişti.

Türkiye’nin 1 Mart’ın faturasını ödediği çoğu zaman söylenmiştir.

Bunun tersini söylemek de mümkün. Bir fatura ödendiği doğru ama 1 Mart’ın getirdiği prestij ve kazanımları inkar etmek haksızlık olur.

1 Mart’ın kayıp-kazanç dengesi uzun yıllar konuşulacaktır. Bunun hükmünü tarih daha iyi verecektir.

O günden kalan bir ‘gizem” ise henüz çözülmüş değil.

Tezkere halen “devlet sırrı” olarak duruyor.

Oylamada kim, hangi oyu kullandı bunu bilemiyoruz.Oyların rengi mühürlü zarflarda.

Mühürlü zarflar ise  bir çuvalın içerisinde Meclis’in kozmik odasında saklı bekliyor.

1 Mart tezkeresi “gizli oturum” kapsamında olduğu iç in 10 yıllık gizlilik süresi vardı.

O süre bundan 2 yıl önce sona erdi. CHP, gizliliğin kaldırılması, tutanağın açılması için başvuru da yapmıştı ama sonuç alınamadı.

O çuval halen niye mühürlü durur?

Çuvalın içinde 153 sayfa tutanak, 4 bant, 5 sayfa stenograf notu, 24 sayfalık da oy tablosu var.

Çuval açılsa ne olur?

O gün kim, ne demiş okusak iyi olmaz mı?

Kim, hangi oyu kullanmış öğrensek fena mı olur?

Mesela ben merak ediyorum. O gün sadece 4 Bakan mı “hayır” oyu verdi?

 

G

Ankara En İyi Avukat MCT Hukuk, Avukat Mesut Can TARIM, Ankara, Balgat